Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

2 Haziran 2013 Pazar

     Ciğerlerim müsaade etmedi. Biliyorsun onlar benden önce yaşlandı. Parmaklarım vazgeçmedi ama gözlerim görmeyince yollarını bulamadılar. Oysa yüzünde öğretmiştim, gözlerim görmediğinde yollarını nasıl bulacaklarını. Gözlerimi açamazken ve yüzüm sırılsıklam olmuşken tek bir gözyaşı tanesi yaktı içimi. Buradan gitmene izin vermiş olmamın pişmanlığıyla akıttığım gözyaşı tanesi...

31 Mayıs 2013 Cuma

Seni son gördüğüm, son kez sardığım yeri yıkıyorlar... Yıktırmam. Ben gidiyorum.

14 Mayıs 2013 Salı

Gök yarıldı. Sıra sıra diktiğim armut ağaçları her yaprağını göz yapmış bu yarılmayı bekliyordu. basketbol sahasının yapımında yanlış hesaplanmış eğimde biriken suların yeni damlaların eklenmesiyle can çekişmesini seyrediyorum odamın penceresinden. 4 günlük bir teftişin biteli henüz yarım saat bile olmadı. O yoğunluğun ardından elimde kahvemle penceremden yağmuru seyrediyor olmanın dinginliği çimlere uzanmak kadar rahatlatıcı. Yaşadığım her an hala o kadar güzel bir tonunda ki yeşilin...

3 Mayıs 2013 Cuma

Sallanan sandalyemi, masamı  ve portatif rafımı cevizin gölgesindeki yerine yerleştirdim. Bu yılki tek değişiklik, sandalyem şehre değil bahçeme dönük. Bu sene bir armut, bir nar bir de şeftali fidanı ekledim bahçeme. Geçen sene ektiğim yeşilçay yerini öyle sevdi ki bir görmelisin. Süs çalılarını andırıyor. Diğer ceviz, elma ve kirazın yapraklarının büyümesiyle yolla aramda yeşil bir örtü oluştu. Tel örgülerin dibine ektiğim sümbül ve hanımelleri de o kadar uğraştığım halde istediğim biçimde değil de kafasına göre dolanıp uzamaya devam ediyor. Terbiyesiz işte... 
Badem ağacım kurudu. Kesmek zorunda kaldım. Yaşlıydı... Çağla toplayamıyorum artık. Ne çok severdin...
Meyvelerini değil ama çiçeklerini topladığım bir de iğde ağacı var duvarımın hemen dışında. Cevize komşu. Bütün gün beni çekiştirip duruyorlar.Ve ev yapılmadan önce dikilmiş bir dut. Bıktım pisliğinden. Ama nereden geldiğini bilmediğim arılar pek bir memnun duttan.
Çiçek olarak sadece eski kiremitlerden yaptığım bir tarh içinde büyüttüğüm papatyalarım var. Bir sigara paketinin içinde olduğu kadar olmasa da bahçenin bir köşesinde de güzel görünüyorlar.
Öyle bakım isteyen bir bahçe değil aslında. Sadece seyirlik ektiğim çiçek biberleri ve domateslerle özel ilgileniyorum. Haftada 1-2 saat ilgi yetiyor. 
Dünyanın en güzel sesinden en güzel şarkıyı dinlemek gibi, orada seni düşünmek...

22 Mart 2013 Cuma

KENDİN OLMAZSIN...
İçindeki sıkıntı, ağlayamamanın ağırlığı kadar yüklenmişken bir sonraki adımı atmak için kırdığın dizlerine, gülümseyebiliyorsan;
dayatılan avuntulara inanmak senin tercihin olmaktan çıkıp benimseyip uymak zorunda olduğun direktiflere dönmüşse;
hissettiğin gibi değil, karşındaki insanların ruh haline göre yaşamaya başlamışsan anlarını
ve artık tüm bunları umursamayacak kadar yorgun hissediyorsan kendini;
bil ki seni sen yapan her şeyi hala içimde esir tutmamdandır.


11 Şubat 2013 Pazartesi

     Kurdelesini kaybettiği için ağlayan bir öğrenci getirdiler az önce. Kokulu silgimi kaybettiğim için ağladığım 1. sınıf günüme döndüm. Öğretmenimin "Bir silgi için böyle ağlanır mı?" diyerek beni teselli etmeye çalıştığını hatırlıyorum hayal meyal. Silgiye ağlamıyordum ki oysa. Sevgi'ye verecektim ben o silgiyi. Sevgi'nin de beni benim Sevgi'yi sevdiğim kadar seveceğine dair bir umudun vücuda bürünmüş haliydi "kokulu, pembe, dikdörtgen prizma silgi." Dikdörtgen prizmanın ne olduğunu bilmiyordum o zamanlar ama aşkı öğrenmeye başlamıştım. Öğrenmeye başlar başlamaz da ilk ve en büyük umuduma sahip çıkamamış, kaybetmiştim.
     Beyaz yakamı ayna karşısında ilk Sevgi için düzelttim. Kızlarla o sıkıcı oyunları hep Sevgi'ye daha yakın olmak için oynadım. Diğer erkekler yamuk, plastik topu büyük bir zevkle ve hunharca tekmelerken ben Sevgi atlasın diye ip çeviriyordum.
     Annemin benim için hazırladığı yumurtalı ekmek dilimlerini, resim defterimin yapraklarını sadece onunla paylaştım. Sevgiyle iyi anlaştığı ve onu güldürdüğü için Tamer'den hep nefret ettim.
    Hemen en kırmızısından bir kurdele çıkardım ve güzel bir fiyonk yaparak iliştirdim yakasına öğrencimin. Zamanı geldiğinde bu kurdelenin de kaybolacağını ama kurdeleyi takma sebebinin hep ona ait kalacağını söyleyerek gönderdim sınıfına.
                                                         *Kokulu silgiler de sağlığa zararlıymış, boş umutlar gibi...

6 Şubat 2013 Çarşamba

Koş koş! Yüreğime bayram yeri kurulmuş. Geç kalmayalım. Bütün salıncaklar kapılıyor sonra. Geçen sefer ne kadar sıra beklemiştik unuttun mu? Tam bize sıra gelmişken birisi sıramızı kapıp oturuvermişti sandalyeye de ağlamaklı kalıvermiştik.
Ya koşsanaaa! bak bir yetişemeyelim görürsün ondan sonra.